Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Mersin Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Muhittin Ertaş 14 Mayısta yapılacak olan genel seçimler hakkında şunları söyledi. CHP’li Muhittin Ertaş “Şu an sürecin en rahat kişisi maalesef Sn. R.Tayyip Erdoğan görünüyor. Sanki ülke güllük gülüstanlık, her şey çok yolundaymış, herkes mutlu ve huzurluymuş gibi. Bu durumu anlamak mümkün değil. Ülkeyi 21 yıldır kesintisiz yöneten ve girdiği tüm seçimleri kazanan bir lider R.T Erdoğan (ama öyle ama böyle. Mühürsüz oylar sandığa girdi, kuşlar, kediler trafoya girdi ve sandıklardan hep Akp çıktı.!! ) Yıl 2023 Ülkemizde yüzyılın afeti deprem oldu, binalar öldürdü. 06 Şubat depreminde 50 bin yurttaş hayatını kaybetti, 100 binler sakat kaldı, milyonlar evinden, işinden ve memleketinden oldu. Maddi zarar ise enaz 130 milyar dolar hesaplanıyor. Zihinlerde kalan acıların büyüklüğü ise tarif edilemez. Bu afetin maddi ve manevi kaybı çok ama çok büyük oldu. Mevcut hükümet ise sanki bu ülkeyi 21 yıldır kendisi yönetmiyormuş, büyük afetde kendisinin hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi kenara geçti ve olayı her zaman yaptığı gibi yine kadere- fıtrata bağladı. Bir tek siyasetçi ya da bürokrat istifa etmedi. ( milletvekili olmak için istifa eden çok başarılı? Bürokratlar hariç. ) Ne kadar acı ve düşündürücü. Tek kelime ile Yazıklar olsun diyen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Mersin Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Muhittin Ertaş sözlerine şöyle devam etti. Şimdi değineceğim konuya lütfen dikkat edin; Büyük deprem felaketinin siyasi sonuçları mevcut hükümeti çok yıprattı diyorsanız yanılıyor olabilirsiniz. Hükümet “Bakın ben sizlere yeni konutlar, işyerleri yapıyorum diyor. Yeni şehirler kuracağım diyor. Nakit para desteği veriyor. Yaparsa AK parti yapar” diyor. Kısaca, Sözün ve vaadin sınırı yok... Neden bugüne kadar yapmadınız? Elinizi tutanmı vardı? Diyoruz cevap yok. Yine algı üzerinden halkımızı uyutuyorlar. Güzel ve fakar, cefakar halkımızın Hem dini inançlarını hem de milli duygularını kendi siyasetlerine alet ediyorlar. Bugünlerde Bizlerin sesi çok çıksa da, Milliyetçi-muhafazakar ciddi bir kesim, kulaklarını ve gözlerini kapatarak sessiz ve kemikleşmiş siyasal sadakatları ile sandığa gidecekler, Oylarını verecekler. Peki bu durumda bizler ne yapmalıyız. Evet, yasımız var. Acımız çok büyük. Bizler nezaket ve saygının gereği eylem ve propaganda yapmayalım derken, birileri bunu çok iyi değerlendiriyor olabilir. Çünkü en haklı ve en güçlü olduğumuz bir dönemde birileri bu sessizlikten faydalanıyor olabilir. Halbuki: Her zamankinden daha güçlü, daha coşkulu bir şekilde “HAK, HUKUK, ADALET” diyerek haykırmalıyız. İnancımızı ve gücümüzü ortaya koymalıyız. Çünkü çok haklıyız. Miting olmaz demeyelim. Sokağa çıkmalı, ev ev, sokak sokak gezmeli. Bütün yurttaşların hatırını sormalıyız. Her günü, saati ve anı değerlendirmeliyiz. Özellikle Gençlere ve Kadınlara ulaşmalı, bütün sorunlarına çözüm bulacağımızı anlatmalı güvenlerini kazanmalıyız ve ikna etmeliyiz. Bunları neden söylüyorum? Çünkü an itibariyle REHAVET içinde SEÇİMİ KAZANDIK diyoruz. Tıpkı 21 yıldır yaptığımız hata gibi. Burada net bir şekilde yazıyorum. TAMAM, BU İŞ BİTTİ, KAZANDIK derken sönen ampul yeniden yanar, Allah korusun hep beraber kaybederiz, üzülürüz. Çünkü mevcut hükümet seçimi kazanabilmek uğruna her yolu mübah görecek, her çılgınlığı yapacaktır. Üstelik İktidarın para gücünü ve medya üstünlüğünü de unutmayalım. Hükümetin bu rahatlığında mutlaka bir hesapı-planı olduğunu düşünüyorum. Sonuç olarak; Herkese düşen görev çok ama çok çalışmaktır. Herkes enaz bir yakınını ikna etmeli. Herkes parti görevlisi gibi çalışmalıdır. İşte o zaman HEPBERABER KAZANIRIZ ve HERŞEY ÇOK GÜZEL OLUR. ÜLKEMİZ KAZANIR.