Türkiye de Çocuk Gelin sorunu, gelinlik değil kefen giydirlmiş çocuklar, içimizi acıtan, kanımızı donduran bir sosyal sorun. Kız, çocuk, gelin. Ben bu üç kelimeyi yanyana getirebilen ve bunu açıklamaya çalışan, bir izahının olduğunu savunanlara söyleyecek kelime bulamıyorum.6 yaşında kreşe bile gönderirken bir durup düşünüyoruz çocuklarımızı.
Çocuk ve gelin kelimelerinin yan yana bulunması bile iğrenç bir çelişki. Evlilik kutsal bir kurumdur, hemen her toplumda hukuki ve geleneksel normlarla şekillenir. Sağlıklı toplum olabilmenin temel şartı, sağlıklı evliliklerdir. Sağlıklı evlilikler kurabilmenin yolu ise yaş, olgunluk ve sorumluluk kavramlarıyla şekillenir. Sağlam temellere oturtulamamış aile yapıları ise toplumsal boyutlu problemlerİn ortaya çıkmasına neden olur.
Çocuk evlilikleri çocuk istismarının somutlaşmış halidir. Dünyada, özellikle geri kalmış ülkelerde milyonlarca kız çocuğu daha çocukluğunu yaşayamadan, kendilerinden büyük yaştaki erkeklerle evlendirilmektedir. Ve erken evliliğin en önemli nedeni olarak da; kültürel ve dini açıdan kabul edilebilir olması öne sürülmektedir. Aile yapısı, ekonomik durum ve eğitimsizlik de diğer nedenler.
Diyanetin yaptığı açıklamaya göre, Cuma hutbesinde, camilerde okunan hutbeden bir kesit, dinimizdeki karşılığına verilecek en güzel cevap: Çocuklarımızla ilgili hepimizi derinden yaralayan haberlerin öne çıktığı bir gündemin içindeyiz. Yozlaşmanın, ahlakı, hukuku kaybetmenin, vicdansızlığın, istismarın, insanlık dışı davranışların en büyük mağduru çocuklar. ..Küçük yaşta evlendirilen, ‘’çocuk gelinler’’…
Kız çocuklarını, aile kurma sorumluluğuna sahip olmadan evliliğe zorlamak ve bunu islam dininden hareketle meşrulaştırmaya çalışmak ,büyük bir günah,ağır bir vebaldir. Çocukların ihmal ve istismarı, akılla, vicadnla, ahlakla bağdaşmayan, insanlık dışı bir eylemdir.’’
Diyanetten gelen açıklama bu yönde, çünkü bizim dinimiz de, bu durumun yeri ve karşılığı yok, var olduğunu iddia edenlerin araştırılması gerekir.
Çocuk evliliklerinin önlenmesine yönelik yapılması gereken öyle çok şey var ki. Ama çözüm için özümüze dönmek; tarih okumak lazım… Türk Tarihinden Türk kültüründe çocuğa “bala” denir ki, “bala” sıfatı bir kutsiyet taşır. Kız çocuklarında bu sıfat pekiştirilerek “aybalam” şeklinde kullanılır. . Türklerde evlilik kararlarında kızın söz hakkı ve razı olması gerekmektedir. Tecavüz suçlarında ölüm cezalarının uygulanışında Karluk Türkleri suçluyu yakmayı, Göktürkler atlara bağlayarak vücudunu ayırmayı sistemleştirmişlerdi. Uygurlar da ise Üçyüz değnek ve maddi bir ceza veriliyordu..
Demek ki kültürel açıdan da baktığımızda, kültürümüz şiddetle reddediyor çocuk yaşta evliliği.
Diğer nedenlere gelince, dışarıya kapalı, baskıcı aile yapısı . Çocuğun eğitim ve sosyalleşme hakkını elinden alınması ile gerçek dünyadan kopmuş, zindanlarda yaşayan, taciz veya tecavüzcüsüyle zorla evlendirilen çocuklar… Bütün bunlara göz yuman, onaylayan nasıl bir vicdan?
Mülkiyetin bölünmesini engellemek veya maddi anlaşmazlığın çözümü için yapılan, evlilikler. Kanuni Sultan Süleyman bile ‘’Ben ölünce bir elimi tabutumun dışına atın. İnsanlar görsünler ki padişah bile bu dünyadan eli boş gitti.’’ Demedi mi? Herkes bilsin ki kimse giderken ,yanında insanlıktan,iyilikten,hayır duadan ve merhametten başka bir şey götürmüyor..
Çözüm toplumsal aydınlanmadan, farkındalıkların artmasından, sağlıklı düşünmekten, doğruya inanmaktan, vicdanı savunmaktan, kendi özümüze dönmekten ve hepsinden önemlisi insan olmaktan geçiyor. Bu tür olayları görünce, başını çevirip gitmek değil, sonuna kadar haykırmak gerekiyor.